Monster Açılış Şarkısı: Grain - Kuniaki Haishima
Urasawa Naoki'nin mangasından uyarlama olan Monster, 2004 ilkbahar dönemi animelerinden. 74 bölümlük seri, diğer birçok animeye göre oldukça uzun (One Piece, Naruto tarzı never ending animeleri saymazsak), bu yüzden çoğu kişinin "izlemeyi sona bıraktığı" bir seri. Aslında ben de öyleyim 110 küsur bölümlük LoGH serisi halen bir köşede durmakta.
Adaptasyon kalitesine bakacak olursak Monster, bu konuda en başarılı animelerden biri olduğu söylenir. Hatta mangadaki bazı karelerin renklendirilerek anime içine konulduğu bile söylenmekte (başarılı değilde tembel mi demeliydik acaba). Yani çoğu defa karşılaştığımız, adaptasyon sırasında değişen senaryo durumu bu seride bulunmuyor.
Yapımcı stüdyo Madhouse animede görsel olarak çok üstün bir iş çıkarmamış. Zaten anime genelde durgun sahnelerden oluşuyor, karakterler de göz alıcı değilde realistik çizildiği için çoğu kişi görsellik bakımından hayal kırıklığına uğrayabilir. Benim görüşüm ise çizimler atmosfer ile oldukça uyumlu. Günümüz çoğu animede tercih edilen canlı ve büyük karakter çizimleri olsaydı atmosferi oldukça azalırdı sanırım. Yine de Darker than Black tarzı köşeli çizimler de seri için oldukça uygun olabilirdi. Tabi bunları manga orijinli olmasaydı söyleyebilirdik, orjinale sadık kalmak için bu tarzın benimsendiği de açık.
Monster Kapanış Şarkısı: For the Love of Life - David Sylvian
Burada Madhouse ile ilgili birkaç bilgi vermek gerek. Madhouse, adaptasyonlarında manga çizimlerine oldukça uyum sağlayan bir firma. Çoğu firmanın kendine has bir çizim tarzı vardır, mesela Bones çizimlerini çoğu kişi bir bakışta anlayabilir. Ancak bu bazı durumlarda göze batıyor örneğin Hayate'nin ikinci sezonunu JC Staff yapınca ilk sezonun aksine tamamen Shana benzeri bir çizimlerle karakterleri baştan tasarlamaları oldukça göze batan bir durumdu. Madhouse ise Kaiji, Casshern Sins, Monster gibi birbiri ile alakası olmayan çizimleri oldukça başarılı şekilde yayına alabildi.
Monster'ı en kısaca açıklayacak olursak bir yol hikayesi tarzında. Ana karakterimiz bir katilin peşine düşüp, bu sırada farklı yerlerde farklı kişilerle yaşadığı olayları izliyoruz. Bu kişiler ile katil hakkında daha fazla bilgi ediniyoruz ve bu ipuçlarını birleştirip hedefe ulaşmaya çalışıyor ana karakterimiz. Her ne kadar polisiye tarzda olsa da hikaye de çok fazla gizem unsuru bulunmuyor. Daha çok karakterleri çözümlemeye çalışıyoruz hangi sebepten dolayı bu karakter böyle davranıyor tarzı soruları cevaplamaya çalışıyoruz.
Hikaye, Doktor Tenma üzerine temelleniyor. Bir soygun nedeniyle, olayın gerçekleştiği dairede bulunan ikiz kardeşlerden erkek olanı vuruluyor, kız olanı ise şoka giriyor. Tenma başarılı bir beyin ameliyatı ile erkek kardeşi kurtarıyor ancak bu çocugun ilerde başına çok büyük işler açacağını tabi ki tahmin edemiyor. Yıllar sonra, kurtardığı bu çocuğun cinayetler işlediğini öğrenmesiyle çocuğun peşine düşüyor ve hikaye asıl olarak başlıyor.
Oldukça fazla sayıda karakter var, çoğu da detaylı bir şekilde anlatılıyor. Yazarın başka bir serisi olan Master Keaton'ta da farkedileceği gibi, bir zamanlar büyük kötülükler yapmış insanların yaşlığındaki hayatları, pişmanlıkları anlatılıyor bu seride önemli bir yer alıyor. Karakter değişimleri ise oldukça detaylı anlatılmış. Çoğu animenin aksine hiçbir zaman değişmeyen karakterlerin yerine,karakterlerimiz yaşadıkları olaylara göre kişilikleri sürekli değişiyor (veya gerçek kişilikleri ortaya çıkıyor). Ana hikaye oldukça güzel ama bazı yan hikayeler hikayeyi baltalıyor ne yazıkki. Aslında yazar birbirine yakın veya alakalı küçük hikayecikleri anlatmak istemiş ancak bazıları gerçekten hikayenin ilerleyişini yavaşlatmaktan başka bir işe yaramıyor.
Seride ilginç detaylar var, ilk dikkat çeken dedektif karakterin el hareketiyle ezber tekniği. Bu konuyu biraz araştırdım, olayları akılda tutmak için çeşitli hareket temelli (veya bilgileri akılda hareketli bir olaya çevirerek akılda tutma) teknikler varmış gerçekten, ancak direkt serideki gibi bir hareket göremedim. Bir doktor karakterin kişilerin yüzüne bakarak karakter analizi yapabilmesi de dikkatimi çekmişti. Physignom denilen bu tekniğin günümüzde halen kullanım alanları varmış (aslında az birşey hatırlıyorum tv de katillerin resmine bakarak söyle söyle diyen adamları). Başka bir nokta ise ikiz kardeşlerin ruhsal durumu. Erkek kardeş feminen özellikleri ile dikkat çekiyor, kız kardeş ise daha maskuler bir ruhsal yapılanmaya sahip. Jung'un anima-animus karakter arkitektlerine örnek olabilir.
Serinin ilk bölümleri oldukça güzel. Yaklaşık 10 bölüm boyunca oldukça güzel bir şekilde ilerliyor ancak 10. bölümden itibaren seri oldukça yavaşlıyor. 30. bölüme kadar seri yavaş bir çizgide devam ediyor sonra tekrar eski ritmini alıyor. Seride sanki olayların dağılımı tam düzgün yapılmamış ilk bölümlerde gerçekten çok fazla olay oluyor olaylar hızlı gelişiyor ancak serinin ortalarında bu hız neredeyse yarıya düşüyor.
Monster eksikleri olsa da oldukça güzel bir anime, polisiye macera sevenlerin en azından ilk bölümlerini izlemesini tavsiye ederim.
Monster Kapanış 01
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder