Un-Go 2011 sonbahar dönemi animelerinden yani yeni sayılabilecek bir yapım. Animenin yapımcısı Bones, zaten karakteristik çizim tarzından da belli oluyor. Özellikle Darker than Black'e oldukça benziyor (çizimin yanında atmosfer olarak da). Ancak bu sefer çok fazla aksiyon sahnesi yok, daha çok olay yeri inceleme olarak mekanlarda bulunacağız.
Anime tam olarak gizem türünde. Aksiyon veya romantizm öğeleri oldukça kısıtlı (hatta yok gibi). Benzeri animelerde olduğu gibi 2-3 bölüm sürecek olayların çözümüyle (bu animede genellikle cinayet) uğraşıyoruz. Japonya'da Detective Conan'ın hakimiyetinden dolayı detektiflik animesi türünde pek yapım göremiyorduk. Bu açıdan Un-Go benim açlığımı giderecek bir yapım oldu açıkçası. (Asuka: Allah gözünü doyursun. 1826318263 bölüm Conan seyrettin zaten.) (Marisa: Bu türde hep aynı adamın yapıtlarını izleyince bir süre sonra adamın mantığını anlamaya başlıyorsun o yüzden bayadan beri ara vermiştim.)
Animenin işleyişi belli; ilk olarak olayın yani cinayetin gerçekleşmesine tanık oluyoruz, daha sonra olay ile ilgili ipuçları toplayıp kişilerle konuşuyoruz en sonunda ise olayın nasıl gerçekleştiğini ve suçluyu açıklıyoruz.
İlk kısımlar oldukça güzel, anime biraz karamsar bir geleceği konu alıyor. Japonya'da terör veya bombalama gibi sorunlar var ancak bu olayların neden başladığı ile ilgili herhangi bir fikrimiz yok sadece yakın geçmişte bir savaş olduğunu biliyoruz. Animede iki tane detektifimiz var biri ana karakterimiz Yuuki Shinjuurou; kendisi olay yerlerine giderek bizzat araştırma yaparken diğer detektif Rinroku ise hakimiyetindeki network sistemi ile etraftaki kameralara erişerek olayları araştırıyor. Burada iki detektif arasında felsefe farkını da görüyoruz. Yuuki her durumda suçlu olan kişiyi yakalamaya çalışırken, Rinroku ise daha siyasi veya ekonomik açıdan daha kâr getirecek şekilde olayları yorumluyor. Yani indie çalışan ile gözünü para bürümüş şirket yöneticisi gibi bir durum görebiliriz.
İşte ana karakterimiz Yuuki Shinjuurou ve yardımcısı Inga |
Atmosfer oldukça güzel, hele hapishanede geçen arc neredeyse bir sinema filmi kadar ayrı bir atmosfere sahipti. Karanlık bir atmosfer üzerinden konu işlenmiş ancak doğa üstü olaylar bazen can sıkabilir. Animede nedense özel güçlere sahip canlılar var mesela ana karakterin yanındaki kadın her case için bir kişiye cevaplaması zorunda olduğu bir soru sorabiliyor. Benim hoşuma gitmedi, böyle detektiflik serilerinde doğa üstü olayların bulunmamasını tercih ederim ancak o kadar da göze batmıyor bu durum.
Şu kızın (Rie Kaishou) saçlarını bayağı beğeniyorum. |
(Asuka: Marisa'nın bukle fetişi var, kabullendik artık. Madoka yayındayken (Bkz. Tomoe Mami), bunların adı ne, nasıl yapılıyor, öyle durur mu gerçekte de gibi sorulara çok maruz kaldım. Hayırlısıyla bir bukleli bulup omiai düzenleyeceğim.)
(Marisa: Tamam bekliyorum ^^)
Ana karakteri beğendim. Konu da güzelmiş.
YanıtlaSilYani ben bu diziyi listeme ekliyorum arkadaş. :D
Teşekkürler. ^^
Ben de yorum için teşekkür edeyim^^
Sil"indie dedektiflik" ve DTB benzetmesi tam isabet yapan tanımlar olmuş. Niye benim aklıma gelmedi diye hayıflanıyorum :) Serinin öncesini anlatan bir de film çekildi ama biz garibanlara ulaşması herhalde birkaç ay daha sürer.
YanıtlaSilOlayların başlangıcını anlatan film olması iyi olmuş baya merak ettiğim noktalar vardı. Yorumların için teşekkürler^^
Sil